Giriş: Bir Psikoloğun Meraklı Bakışıyla “TTB Fiyat” Kavramı
Bir psikolog olarak dikkatimi çeken şey, insanların sadece ekonomik değil, aynı zamanda duygusal değerleme süreçleri üzerinden de karar vermesidir. Bir fiyatı duyduğumuzda, aslında yalnızca bir sayıyı değil; o sayının temsil ettiği adaleti, emeği, itibarı ve bazen de kendilik değerimizi yorumlarız.
Son zamanlarda sıkça duyulan “TTB fiyat” kavramı, yalnızca sağlık ekonomisini değil, aynı zamanda bireylerin zihinsel modellerini de etkileyen bir olgu haline geldi.
Peki, TTB fiyat ne demek? Ve neden psikolojik olarak bu kadar yankı buluyor?
—
TTB Fiyat Ne Demek?
TTB fiyat, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) belirlediği muayene, ameliyat, danışmanlık ve diğer tıbbi hizmetler için önerilen ücret tarifesidir. Bu fiyatlar, hem özel hekimlerin hem de sağlık kurumlarının hizmet bedellerini belirlerken referans aldığı bir ölçüttür.
Ancak mesele yalnızca “bir ücret” değildir. Bu fiyat, toplumun sağlık hizmetine, emeğe ve mesleki saygınlığa nasıl değer verdiğinin sembolüdür. İşte tam da bu nedenle, TTB fiyatının psikolojik etkileri görmezden gelinemez.
—
Bilişsel Psikoloji Perspektifi: “Değer” Algısının İnşası
İnsanın zihni, fiyatı salt bir sayı olarak işlemez. Her fiyat, zihinsel bir kategoriye yerleşir. Bu süreçte “çapa etkisi” (anchoring effect) devreye girer.
Örneğin bir muayenenin 1000 TL olduğunu duyduğumuzda, bu rakam zihnimizde bir referans noktası oluşturur. Daha düşük bir ücret “makul”, daha yüksek bir ücret “pahalı” algılanır.
Ancak burada asıl dikkat çekici olan, fiyatın bilgiyle birleştiğinde kimlik ve güven duygusunu da şekillendirmesidir.
Bir hasta, yüksek TTB fiyatını “uzmanlık ve kalite göstergesi” olarak algılarken; bir hekim için bu fiyat “emeğin karşılığını alma hakkı” anlamına gelir.
Bu noktada bilişsel çelişki (cognitive dissonance) ortaya çıkar:
– Hasta: “Yüksek ücret ödemek istemiyorum.”
– Hekim: “Düşük ücret almak emeğimin değersizleştirilmesi demek.”
İki taraf da haklıdır; çünkü her iki tarafın zihinsel çapasını belirleyen şey, deneyimlerinin oluşturduğu bilişsel çerçevedir.
—
Duygusal Psikoloji Perspektifi: Fiyatın Yükü
Her fiyat etiketinin arkasında bir duygu yatar. Sağlık hizmeti söz konusu olduğunda bu duygu çoğunlukla kaygı ve güven ihtiyacıdır.
Bir hasta, TTB fiyat listesini gördüğünde aklından geçen ilk şey genellikle şu olur: “Bu ücreti karşılayabilir miyim ve buna gerçekten değer mi?”
Öte yandan, bir hekim aynı tabloya bakarken şunu düşünür: “Yıllarca verdiğim emeğin maddi karşılığı bu mu olmalı?”
Fiyat burada yalnızca bir ekonomik ölçüt değil, aynı zamanda duygusal bir mesajdır:
– “Değerlisin.”
– “Hizmetin kıymetli.”
– “Toplum seni bu kadar önemsiyor.”
Eğer fiyat emeği yansıtmıyorsa, hekimde duygusal tükenmişlik baş gösterebilir. Eğer fiyat erişilebilir değilse, hastada adaletsizlik ve dışlanma duygusu doğar. Böylece, görünürde ekonomik bir tartışma olan şey, aslında bir psikolojik denge savaşına dönüşür.
—
Sosyal Psikoloji Perspektifi: Toplumun Fiyatla İmtihanı
Toplumda fiyat, statünün bir göstergesi olarak algılanır. “TTB fiyat” da bu anlamda bir sosyal semboldür.
Bir toplum, doktoruna ne kadar ödeme yapmaya razıysa, aslında sağlık hakkına da o kadar önem veriyor demektir.
Bu açıdan bakıldığında, TTB fiyatı düşük bulanlar ile destekleyenler arasında gizli bir sosyal gerilim vardır:
– Bir kesim, “Sağlık temel bir haktır, parayla ölçülmez.” der.
– Diğer kesim, “Hizmet emeğe dayanır, dolayısıyla karşılığı olmalı.” diye savunur.
Bu gerilim, sosyal psikolojide “adalet algısı” (perceived fairness) olarak bilinen kavramla açıklanabilir.
İnsanlar sadece kendi çıkarlarını değil, sistemin adaletini de değerlendirirler. Eğer bir fiyat düzenlemesi adil bulunmuyorsa, toplumda güven duygusu azalır. Bu durum uzun vadede sosyal dayanışmayı zayıflatır.
—
İçsel Deneyimler ve Sorgulama
“TTB fiyat ne demek?” sorusu, dışarıdan teknik bir konudur; ama içeriden bakıldığında derin bir psikolojik yankı taşır.
Bir fiyat listesine bakarken hissettiğimiz şeyler — öfke, rahatlama, korku veya gurur — aslında kendimizi, emeği ve adaleti nasıl algıladığımızla ilgilidir.
Kimi zaman, bir hizmetin ücretine kızarken aslında kendi değersizlik hissimize tepki veririz.
Kimi zaman da bir ücretin yüksekliğini savunurken, kendi emeğimizi onaylamaya çalışırız.
Bu nedenle, “TTB fiyat” yalnızca bir sağlık ekonomisi konusu değil, aynı zamanda bir psikolojik aynadır.
Bu ayna, hem hizmet alanın hem de hizmet verenin içinde yankılanan “değer” sorusunu yeniden gündeme getirir:
“Gerçekten neye, ne kadar değer biçiyoruz?”
—
Bu yazı, okuyucuların hem ekonomik hem de duygusal anlamda kendi içsel değer sistemlerini sorgulamasını teşvik eder. Çünkü bazen bir “fiyat” listesi, insanın kendine biçtiği değeri en çıplak haliyle ortaya çıkarır.