Güzel Yazı Yazmaya Ne Denir?
Hayatımda her şeyin çok hızlı geçtiği, yaşadıklarımın bazen birbirine karıştığı dönemler oldu. Ama bazen bir an gelir, kalbim yavaşlar, gözlerim bir yere odaklanır ve içimden bir şeyler dökülmeye başlar. O anlarda yazı yazmak, her şeyin anlam kazandığı an olur. Ancak “güzel yazı yazmak” ne demek? Gerçekten iyi bir şey yazmak, sadece kelimeleri güzel sıralamak mı, yoksa o yazının içinde duygularını, içindeki dünyayı hissettirmek mi?
O An: Bozkırda Bir Sessizlik
Bir sabah, Kayseri’nin bozkır havası var ya… O soğuk ama ferahlatıcı hava, içime tam anlamıyla çekiliyor. Sanki her şey bir süreliğine durmuş, sessizliğe gömülmüş gibi hissediyorum. Akşamdan kalma bir yorgunluk var ama buna rağmen bir şeyler yazmak için oturuyorum. Masamda kahvemi hazırlayıp pencereye bakıyorum.
Birden aklıma geliyor: “Güzel yazı yazmaya ne denir?” O kadar anlamlı bir soru ki, bazen cevabı bulmak yıllar alıyor. Bazen de kelimeler kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bunu hep merak etmişimdir: İnsan ne zaman yazmaya başladığında gerçekten güzel bir şey yaratır? O an, o his, o bağlantı nedir?
İşte bu sabah, pencereye bakarken her şeyin çok hızlı geçtiğini düşünüyorum. Her gün bir telaş var, koşuşturma var ama yazı yazmak, o anı yakalamak… Bu, gerçekten özel bir şey. Ama “güzel yazı” deyince, sadece anlamlı cümleler mi olmalı? Hani bazen yazılar okursun ve içinde kaybolursun. O yazı seni alıp başka bir dünyaya götürür. İşte o yazı güzel yazıdır. Ama bunun için ne gerekiyordur?
Yazmaya Başladım: İçimden Dökenler
O an içimden bir şeyler dökülmeye başlıyor. Elim, kalemi hızlıca kavrıyor. Yazmanın verdiği heyecanı hissediyorum. Her bir kelime, bir diğerini takip ediyor ve ben yazarken hiç düşünmüyorum, sadece yazıyorum. Şu an içimde biriken her şey, kâğıda doğru akıyor.
Ama sonra bir şey oluyor. Bir an, “Bu yazı güzel mi?” sorusu kafamda beliriyor. Hani ya da güzel olmasa da olur mu? “Güzel yazı yazmaya ne denir?” diye soruyorum kendi kendime. Kendimi böyle düşünürken buluyorum. Belki de güzel yazmak, bir tür içsel dürtüyle doğuyor. İnsan sadece içindekileri dökmek istiyor, gerisi çok da önemli olmuyor. Belki de güzel yazı, yazan kişinin içindeki duygunun en saf halini, samimi bir şekilde yansıttığı yazıdır.
Hayal Kırıklığı ve Umut
Bir süre yazdım ama sonra bir an içimde bir hayal kırıklığı beliriyor. “Bu yazı istediğim gibi olmadı,” diyorum. Belki de bu, çoğu zaman yaşadığımız bir duygu. İnsan bir şey yazarken bazen hayal kırıklığına uğrar. Yani yazı, insanın iç dünyasını tam anlamıyla yansıtmakta zorlanır, kalem bazen senin hissettiklerini anlatmakta yetersiz kalır. O an, sadece yazmanın ne kadar zor olduğunu anlıyorsun. Ama sonra başka bir şey oluyor: Bir umut ışığı belirmeye başlıyor. Belki bu yazı mükemmel olmayacak ama önemli olan, içindekileri kaybetmeden yazabilmek. Ve işte o an, yazı yazmanın gücünü tekrar hissediyorum.
Çünkü aslında bir şeyler yazarken, kelimelerin senin içindeki bir parçayı bulması gibi bir şey oluyor. Bazı insanlar yazarken akıcı olur, bazıları ise yazdığı her kelimenin üzerinde saatlerce düşünür. Ama önemli olan, yazının seni yansıtması ve senin o yazıda bir yerlerin olması.
Güzel Yazı: Benim İçin Ne Demek?
Bir gün, belki de yazılarımı okuyan biri “Güzel yazı yazmaya ne denir?” diye sorduğunda, belki de onu böyle anlatırım: Güzel yazı, seni içten içe yakalayan yazıdır. Yazı yazarken yaşadığın o duygu, sadece kelimelere dökülür ve okuyan kişi o yazıyı okurken senin içindeki tüm duyguları hisseder. Hayal kırıklığını, heyecanını, umutlarını, kederlerini… İşte o zaman, yazı gerçekten güzel olmuştur. Çünkü güzel yazı, insanın yüreğinden çıkan bir çığlık gibidir. Bazen sessiz, bazen fırtınalı, ama her zaman gerçek.
Sonunda anlıyorum ki; güzel yazı yazmak, sadece doğru kelimeleri seçmek değil, o kelimeleri yüreğinden çıkarmaktır. İçindeki duyguyu samimi bir şekilde aktarabilmektir. Bu, belki de yazmanın en saf ve gerçek halidir. Bunu yakalayabilmek, işte asıl güzellik burada.